top of page

Our Recent Posts

Archive

Tags

Henüz etiket yok.

Okulsuz Büyümek


Kitabın Künyesi:

Okulsuz Büyümek

Yazar :

Ben Hewitt

Kapak Yazısı :

''Okulsuz eğitim,kırsalda yaşamak,doğa ile bağ kurmak ve yaşarken öğrenmek hakkında sıradışı bir ebeveynlik macerası.''

Yayınevi : Sineksekiz

Çeviri : Şule Seda Ay

Yayın Yönetmeni : İrem Çağıl

Orijinal I.Baskı : 2014

Çeviri I.Baskı : Şubat,2016

Arka Kapak Yazısı :

''Bizim çocuklarımız okula gitmiyor.Bu kitap genel olarak oğullarımın örgün eğitim sisteminin sınırları dışındaki öğrenme biçimi ve öğrendiklerinin içeriğiyle ilgili. Ancak bu biçim ve içerik birçok açıdan Vermont Dağı'nın yamacındaki hayatımızdan ayrı düşünülemez. Bu nedenle anlatacağım hikayelerin hiçbiri ilk bakışta size öğrenmeyle ilgili gibi görünmeyecektir,yani en azından bu kültürde anlaşıldığı biçimde ilgili değildir. Paylaştığım hikayeler çocuklarımızın eğitim hakkında olduğu kadar,arazimizle kurduğumuz bağın,oradaki çalışmalarımızın sürekli geliştirdiği yaşam biçimi anlayışımızın,benim ve eşim Penny'nin de hakkında.

Anlattıklarım yalnızca öğrendiklerimiz hakkında da değil,aynı zamanda öğrendiğimiz ama unutmaya çalıştıklarımız hakkında. Hem inandığımız gibi yaşayabileceğimiz hem de daha geniş anlamdaki bir dünyayla olan bağımızı koruyan,dengeli bir yer inşa etmemiz hakkında..''

Kitap Özeti ve Düşüncelerim ;

Yazar Ben Hewitt eşi Peny Hewitt ile ABD'nin Kuzeyinde Vermont Dağı'nın eteklerinde bir ev inşa ediyor. Tahmin edeceğiniz üzere kırsalda..İnşaatla ilgili bilgileri az olsa da içlerindeki tutku zamanla istedikleri evi ortaya çıkarmaya yetiyor. Sonrası mı ? Peny inşa ettikleri o ''evde'' doğum yapıyor. Bir oğulları oluyor. Adı Fin. Sonra Fin'in bir erkek kardeşi daha oluyor adı Rye. Oğullarını okula göndermiyorlar çünkü okulda geçen zamanı hesapladıklarında korkutucu bir tabloyla karşılaşıyorlar. Onca zamana değecek bir bilgiyi okulda öğrendiklerine inanmadıkları için okulsuz yaşamı tercih ediyorlar ve oğullarının evde ve doğal yaşamda kendi kendilerine öğrendiklerini,gözlemlerini dile getiriyor yazar.Anlatımı çok yalın,sade ve akıcı. Okuyucuya vermek istediği mesaj çok açık. 'Ait olduğumuz yeri hatırlamak.'

Yani toprağa dönüş. İnsan betona ait değil,uzaktan ve emanet bir hayat yaşamak hiçbirimizin hayali değil..

İçtiğimiz sütü beslediğimiz inekten içebilmenin verdiği hazzı.. Yediğimiz etin beslediğimiz tavuktan olmasının verdiği lezzeti belki de hiçbir zaman yaşayamayacağım bilemiyorum. Ama bu kitabı okuduktan sonra şuna karar verdim ki hayatımızın 'okul' denilen kısmı tam bir pişmanlık. Okulla ilgili hiçbir anımı doğru düzgün hatırlamıyorum. Çocukluğumu düşündüğümde tek aklıma gelen 3 aylık yaz tatillerinde Adapazarı'ndaki Taşlık Köyü'ne dedemin yanına gidişim ve onunla öğrendiklerim. İlk bisikletimin verdiği heyecan ve mutluluk.. Bahçede geçirdiğim uzun saatler.. Dedemin bizim için inşa ettiği ağaç ev.. Asla unutamam dediğim ne varsa hepsi doğadan.. Okula gitmemek şuan için bir çoğumuzun evlatlarına uygulayabileceği bir sistem değil evet ama çocuklarımızın eğitimi için beşikten itibaren düşünmek zorundayız. Daha az oturup daha işlevsel etkinliklerle öğrenebilecekleri okullar araştırıyorum. Sonuçları burada sizinle paylaşacağım..

Melike Pekçetin


bottom of page